11 Kasım 2008 Salı

Devrim Arabaları



Ünlü ilk gençlik geyiklerinden biriydi benzini koyulmadıgı için bozuk zannedilen turk arabası devrim. Az dalga konusu olmamıstı lise sıralarında. Devrim arabaları bu sehir efsanesi kıvamındaki hikayenin arka planını anlatmaya soyunuyor. Bunu da Turk sinemasının uvey evlatlarından olan dokudrama janrına oturtuyor. Bir de yine pek yetkin olmadıgımız donem filmi yapısı var işin içinde. Tum bu arkaplanı nedeniyle en basta proje olarak ovguyu hakediyor. Sinemamızın komedi - dram - macera üçgeninin dışında bir çalışma ve bir de misyon edinmiş kendisine, dar anlamda turk sanayisinin, geniş anlamda turkiye nin az gelişmişliği üzerine de soylemek istedikleri var. Burokrasinin kokusmuslugu var, vizyonsuzluk var. Ben de muhendis formasyonuna sahip olmamdan mutevellit oturdum dinledim, guzel konusuyor.

Film, Araba yapmak için 4 ayı olan bir grup muhendisin hikayesini anlatıyor. Neden 4 ay demeyin, biz imkansız edebiyatını, ters motivasyonu, plansızlıgı, emrivakiyi seven bir milletiz. Yer yer işe yaramıyor da değiller(bkz. fatih terim). Bu emri vakinin sonunda işe hevesli bir grup muhendis toplanıyor ve işe koyuluyorlar. Bunların arasında kaşar muhendis - taze muhendis - usta başı gibi turk sanayisinin iç dinamiklerini de görmek mümkün. Gerisi spoilera girecek, ben girmeyeceğim.

Film, dekor tasarımları (atolye dısındaki mekanlar - sokaklar - ankara sekansı vs.) nedeniyle yer yer gerceklik duygusunun kaybolmasına neden olsa da genel olarak izleyiciyi filme konu olan ugrasın içine çekmeyi başarıyor. Otomobilin üretim sürecinde de bir miktar eksik aktarım var sahsıma göre. Bu işin zorlugunun vurgulanmasına da engel oluyor. Sanırım buradan calınan sure karakterlerin ailelerine yogunlasmak için kullanılmıs. Bu da filmi belgesel olmaktan kurtaran öğelerden biri. Bir denge durumu var ve bu tum bu planları anlamlı kılıyor.

Cok gorkemli bir oyuncu kadrosu var karsımızda. Hepsi de yeteneklerini sergilemiş, kacak oynayan yok. yalnız Altan Gördüm ve Onur Ünsal burun farkıyla öne geçmişler ya da ben taze muhendis olmam nedeniyle adam kayırıyorum, bilemedim.
Son olarak diyeceğim sudur ki, Turk sinemasının son donem incilerinden film, gereken deger verilmeli diyor, klaveyimi kırıyorum.

http://www.devrimarabalari.com/

1 yorum:

cinar dedi ki...

çok güzeldi gerçekten. ama çevremde beklediğim kadar konuşulmadı. küçük yerde yaşamanın dezavantajı mıdır yoksa insanlar gerçekten değer vermiyor mu bu tip filmlere onu da anlamış değilim.