16 Kasım 2008 Pazar

RIGHTEOUS KILL




Yıllarca sayısız cinayetin faillerini ortaya çıkarmak, suçluları, kanunsuzları sokaklardan arındırmak için çalışan iki başarılı, tecrübeli dedektif... Artık mesleklerindeki son demlerini yaşayan bu ikili "adalet" i sorgulamaya başlamıştır. Bazen masum bir insan öldürülür, faile ulaşılır ama ceza "adil" olmaz. Onlar mesleklerini, amaçlarını, kanunları sorgularlarken başka faili meçhullerle de uğraşmaları gerekmektedir. Bu sefer cinayetler biraz farklıdır. Kanundan kaçmayı başarmış suçlular birer birer öldürülürmektedir. İkili için ise bu esrarengi cinayetler, aslında verilmekte geç kalınmış cezalardır. "Kanunsuzluk" kendi içinde çelişmektedir. Fail kendini "şehrin azizi" ilan etmiştir. Kurbanlarına işaretler bırakmayı da ihmal etmez. Her cinayette bir karta yazılmış farklı bir şiir. Şiirler, tam da akıllardaki çelişkiler, sorgular ve duygularla örtüşen cinsten. Katil mi? Kanunsuz mu? yoksa aslında "adil" olanı uygulayan "kahraman" mı? Taktir mi edilmeli? Yoksa infaz mı?

Başlarda Robert De Niro ve Al Pacino gibi iki dev aktörün rolleri aynı ağırlıkta değil gibi gözükse de, sonlara doğru bu "adaletsizlik" de çözülmüş sanki. Filmin başlarında da gösterilen, amatör bir kamerayla çekildiği belli olan ve dedektiflerden birinin "sorgu" da çekilmiş konuşması gibi duran video kaydı, sonlara doğru hem rol ağırlıklarını dengeleyen hem de seyirciyi ters köşeye yatıran bir unsur olarak kullanılmış. Ama bu unsur yine de filmden kopuk, gereksiz ayrıntı gibi gözükmekten kurtulamamış. Konusu itibariyle "şehrin azizleri" ni andıran ama kalitesi itibariyle ona pek yaklaşamayan yine de izlenilesi bir film. Oyunculuk resitali görmek ve biraz da heyecanlanmak isteyenler için gayet uygundur.

2 yorum:

Dwight dedi ki...

Sen yenisin galiba.

raskolnikov dedi ki...

evet bi eleman davet etti.